Kış geliyor huzursuzluğunu sakince karşıladığımı dört bir yana duyurmaya çalıştığım bordo ojelerimin uçları çıkmış. Sen gittiğinden beri bu konuda pek de iyi değilim zaten, farkındayım. Eski bir sevgilinin dediği gibi, umursamazım ve bu hoş değil. Böyle şeylerden hoşlanmazdı rahmetli, bilirsin. Onu o kadar sevmiş olmana ve hala özlemene şaşırıyorum sık sık. Sana da, bana da olağan hissettirmeyen bir yanı var bağ kurabilmiş olmamızın.
Oje sürmek senin için kendini yenilemeye eş değer, hissettiklerini temize çekmek ve içsel değerlendirmeler sonucu ulaştığın yeni mevkiyi cümle aleme duyurmak. Ojenin markasına ve o günkü hovardalığına göre değişen uzunlukta bir dayanıklılık, buna bağlı olarak da yenisi gelene kadar mevcudu stabil tutma kararlılığı. Sonrasında neredeye ritüele dönüşen bir ucuz yollu zümrüdü anka ferahlığı. Kaliteli bir asetonun da 40 tas su dökünüp arınmaya benzer bir illüzyonu var.
Kendini dinlemeye bayılıyorsun. French mi yapsan uçlarını? Ojeni sürdükten sonra anneni ara bir de. Yeni bölüm dizi mi açsan? Bir sigara yak sen en iyisi, belki de birileri seni yine de seviyordur. Gidişatını travmatik boyutlarda etkileyemeyeceğin olaylara takılıp kalmanın babanla ilgili olduğunu konuşmuştuk. Biliyorum, suçu babalara yıkmak kolaycılık gibi geldi kulağına ama değil, sadece nadir görülen bir kadercilik, biraz da ironiye saygı duruşu. Milyonlarca Katolik, içten içe oğluna bu kadar acımasız davranan tanrı’ya içerlerken, onlara gizliden gizliye kıskançlıkla bakan benim babaları aklamam pek de hoş olmaz.
Nasıl buluyorsun bu yıl kendini? Bana sorarsan yıllar önce nasılsan öylesin gene. Göğsündeki ruh bilimsel saatten de bahsetmek istiyorum lafın burasında ancak bir mektuba yetecek kadar Tomris Uyar düşündüm, uzatmanın manası yok. Gündökümü tırnaklarına en çok yakışan renk, manasızca naif ve dramatik, sanırım gerçek olmadığından.
Beni ne kadar sevdiğini söyle, o da söylesin, bir diğeri o kadar da sevmiyordu, kırıldım, halledebilirim, emin değilim. Gerginlik had safhada, kırık yerlerine benzeyen, bereli baş parmağına bulaştırdın ojeyi. Dokunsalar ağlarsın, kötü şeyler hep senin başına geliyor. Sabah erken kalkamadın, kalksan da yapacak çok şeyin yoktu zaten. Daha vakit var ama, bir kahve koysan, sakin kafayla bir daha düşünsen, banyodan bir kulak pamuğu alıp asetonla ıslatsan, ojenin taşan yerlerini silsen, sakinleşsen. Sigara yakıp beni ararsın sonra, birbirimizi biraz anlarız.